Halk arasında idrarda köpüklenme
görülmesi ile dikkat çeken veya sadece kontrol amaçlı alınan
idrar tahlillerinde tespit edilen ve erken fark edilmezse böbrek
sağlığını olumsuz etkileyen “Nefrotik Sendrom" sinsi ilerleyen böbrek hastalıklarından sadece birisidir. Kan hastalıkları, kanser, karaciğer hastalıkları, romatizmal hastalıklar, diyabet, hipertansiyon, kronik enfeksiyonlar gibi süreklilik arz eden hastalıklara eşlik ettiği gibi primer diye adlandırdığımız kendi kendi kendine ortaya çıkmasıda mümkündür
Nefrotik
Sendrom, idrar tetkikinde 300mg/gün 'ün üzerinde proteinin tespit
edilmesidir. Kitabi olarak tabiri; 24 saatlik idrar sonucu ile
uluslararası standart kabul edilen 173cm boyunda kişi için günlük
3500mg protein kaybı olarak tarif edilir. Primer nefrotik sendrom
kliniği olabileceği gibi başka hastalıklara bağlı olarak ta
tablo karşımıza çıkabilmektedir. Hatta gebelik döneminde
preeklampsi tablosu içinde ya da primer nefrotik sendrom olarak
görülebilmektedir. Tabloya hakimiyet ve klinik seyrinin kontrol
altında tutulabilmesi, kronik böbrek yetmezliği sürecine
gitmesini önlemek adına günde 300 mg ve üzeri protein kaybının
idrarda görülmesi nefroloji takibini gerektirmektedir. Hastalık
çok nadiren titiz kişilerin dikkatini çeken idrarda köpüklenme
görme ile fark edilir. Benzer bir tablo olan nefritik sendrom
tablosunda da tabloya proteinüri ile birlikte idrarda mikroskop
seviyesinde ya da gözle görülebilen düzeyde kan görülmesi
mevcuttur. Tarifini kola rengi veya et çalkantı suyu gibi tarif
ederler. Bunun harici olarak sadece idrar tetkiki ile fark edilebilen
bir durumdur. Hastalığın ilerlediği ve proteinüri durumunun
günlük 3,5gramın üzerine çıktığı vakalarda özellikle ayak
sırtı ve bacaklarda olmak üzere ellerde yüzde ve hatta sırtta
kuyruk sokumu diye tarif edilen presakral bölgede dahi parmak
basmakla çukurlaşan ve düzelmeyen ödem diye tarif ettiğimiz
şişlikler görülür.
Diyabet ,
ailevi akdeniz ateşi, hipertansiyon, romatizmal hastalıklar olarak
gruplandırdığımız ; romatoid artrit, SLE, ankilozan spondillit
gibi hastalıkları olan hastalar her kontrollerinde böbrek tutulumu
yönünden takibi açısından idrar tetkiki istendiği için
nefrotik sendromun erken tanısı mümkün olabilmektedir. Tersi olan
durumlarda yaşanabilmektedir. Yani adı geçen proteinüriye neden
olan hastalıklar idrarda proteinüri ve hatta ödemlerle gelen
hastanın zeminde başka bir hastalık olabilme durumunu taradığımız
tetkikler sonrası çıkabilmektedir.
Esas olarak
bu yazıda primer yani diğer hastalıklar sonrası olmayan nefrotik
sendrom tablosunu konuşacağız. Nefrotik sendrom ; idrarda protein
görülmesi, ellerde-yüzde-bacaklarda ödem kan tablosunda albumin
,protein düşüklüğü , kolesterol ve lipidlerin yüksekliği ile
seyreden klinik tablodur. Böbrek biyopsisi ile alt grupları olan
Minimal Değişiklik Hastalığı(MDH), Membranöz
Glomerulonefrit(MmGN), Fokal Segmental Glomerulosklerozis(FSGS),
MembranoProliferatif Glomerulonefrit(MPGN), Amiloidozis tablolarından
hangisi olduğu ve patolojinin verdiği histolojik bilgilere göre
hastalığın hangi evresinde olduğumuzu öğrenir ve ona göre
tedavi modelimizi belirleriz. Tercihan tedavide özellikle ağır
proteinüri yoksa şayet, konservatif tedavi dediğimiz düşük doz
Ace inhibitör veya ARB grubu antihipertansifler ile destekleyici
tedavi verilir. 3-3,5gram/gün'den fazla proteinüri varsa eğer
kortikosteroid ve siklofosfamid, siklosporin, mikofenolat gibi
savunma sistemini baskılayıcı ilaçlarla tedavisi düzenlenir.
Hastalığın
ailesel seyreden formları mevcuttur. Ama çoğu vakada aile öyküsü,
altta yatan bir hastalık tespit edilmez. Özellikle MPGN ve FSGS
tablosunda birinci derece aile bireyleri ile sekonder nefrotik
sendrom tablosunda ise ailevi akdeniz ateşi olarak bilinen FMF
kliniğine bağlı amiloidozis vakalarında aile hikayesi özellikle
sorgulanmalı, klinik tabloları yoksa bile özellikle birinci derece
aile üyelerinin tetkik edilmeleri uygun olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder