Böbrek
yetmezliği; günlük hayatta kanda üre ve kreatinin değerlerinin
yüksek seyretmesi olarak bilinir. Polikliniğimize gelen hastalarla
konuştuğumuzda hep dile getirdikleri bol su içerek
çözebilecekleriydi. Bu durumun doğru olduğu fakat birde doğru
olmadığı süreci zorlaştırdığı durumlar söz konusudur.
Böbrek yetmezliği denildiğinde süreç sadece üre kreatinin
yükselmesi demek değil, eş zamanlı ya da yalnız idrarda protein
atılımı fazlalığıdır. Bir diğer durum ise özellikle
diyabetik hasta grubunda karşılaştığımız klinik olarak stabil
fakat laboratuvar değerlerinde ön planda sodyum ve potasyum gibi
vücut dengesinde önemli rolü olan minerallerimizin dengesizliği
ile seyreden tablolar vardır. Bunlar göz önüne alındığında
böbrek yetmezliğine geniş bir çerçeveden bakılması gerektiği
görülecektir.
Günümüz
Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında da yaşam süresi uzamaktadır.
Hastalıkların tanı alması da daha kolaylaşmıştır. Çok değil
bundan en fazla 20-30 sene önce insanlara eceli ile vefat ettiği
belirtilirdi. Bunların bugünün tanı imkanları ve genel durumları
göz önüne alındığında büyük çoğunluğunun böbrek
yetmezliği nedeni ile kaybedildiğini belirtebiliriz. Bugün ise tüm
hastalık tanıları konulabilmekte ve yaşam süreleri ve tedaviler
hastalığa ait komplikasyon olarak belirttiğimiz ek rahatsızlıkları
beraberinde getirmektedir. Bunların başında diyabet,
hipertansiyon, romatizmal hastalıklar(Sistemik Lupus Eritematozus,
Romatoid Artrit, Ankilozan Spondilit gibi) sistemik rahatsızlıklar
gelmektedir. Bu hastalıkların bir komplikasyonuda böbrek
tutulumudur. İlgili hekime kontrollerini aksatmadıkları gibi
nefroloji poliklinik kontrollerini de belli periyotlarda yaptırmaları
gerekmektedir. Her hastalıkta olduğu gibi erken tanı böbrek
yetmezliği hastalıkları içinde en etkin ve en ucuz tedavi
yöntemidir. Erken tanı ; sonuçları açısından da yüz
güldürücüdür.
TABLO-1
Tablo-1
'de Sağlık Bakanlığı verileri ile düzeltilmiş Türk Nefroloji
Derneği 2012 registry sonuçları görülmektedir. Ülkemizde sadece
hemodiyaliz alan hasta sayısı yıllar içinde çığ gibi
artmaktadır. 2011 verilerine göre bu rakam 49309 iken bugün için
60000 civarı bir rakama gelindiği tahmin edilmektedir. Bir diğer
tablomuz olan yine Sağlık Bakanlığı verileri ile düzeltilmiş
Türk Nefroloji Derneği verilerinde böbrek nakli olan hasta sayısı
2011'e gelindiğinde 2933'e ulaşmıştır. Böbrek nakli; kronik
böbrek yetmezliği olan hastalarımız için en iyi tedavi
seçimidir. Fakat düzenli poliklinik kontrolleri ya da yılda birde
olsa yaptıracağımız check-up takiplerimizde kanda birkaç
parametre ve idrar tahlilimizle ne böbrek yetmezliği ile ne de
nakil için koşuşturmamıza gerek kalacaktır.
TABLO-2
Yeni
düzenlenen kronik böbrek yetmezliği kılavuzlarında evre-1'de
hastanın özgeçmişinde ya da soygeçmişinde taş hastalığı,
proteinin idrardan kaybı, böbrek yetmezliği öyküsü, diyabet,
hipertansiyon gibi böbrek yetmezliği komplikasyonu oluşturabilecek
hastalıkların varlığı ilave edilmiştir. Yani bu hastalık ve
bulguları olanlarda artık böbrek hastası olarak kabul ediliyor.
Bunun
haricinde günlük hayatta kullandığımız tüm ilaçlar başta
ağrı kesiciler ,antibiyotikler olmak üzere hepsi böbrek işlevini
etkileme potansiyeline sahiptir. Akut dediğimiz geçici ya da
kronik(kalıcı) böbrek yetmezliği sürecine neden olabilirler.
Tüm
bu bilgiler ışığında kanda ve idrarda basit tetkiklerle
böbreğimizin durumu hakkında bilgi almak ve önlem alabilmek adına
kontrollerimizi ihmal etmeyelim. Sağlıklı güzel günlerde
buluşmak üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder