Organ Bağışı'nın ne denli önemli bir sorun olduğu, Son dönem böbrek yetmezliğinde bu kadar hızlı artış görülmesi ile her KBY hastasının nakilden yararlanamayacağı açıktır. Bu nedenle böbrek hastalıkları konusunda farkındalık oluşturmak burada ana ilkemizdir. Amacımız bilgilenmek, korunmak, çözümler oluşturmak olacaktır. Yorumlarınız, paylaşımlarınız, beğeni ve tavsiyeleriniz önemlidir. "Lütfen Bağışlayın"
Blog içinde konu aramak için yazın
29 Eylül 2013 Pazar
GENÇLİK ORGAN BAĞIŞINDA DA FARKINI GÖSTERDİ.
Galatasaray Üniversitesi İşletme Kulübü'nün Organ Bağışı Reklam Projesi .
Sosyal medyayı tararken gördüm, hem gururlandım, hem de umutlandım. Belki bir yakını için ihtiyacı oldu olmadı bilmiyorum ama konunun hem bir genç, hem bir aydın, hem de halk gözü ile irdelenmiş olması videoyu daha çekici hale getirdi.
Ben emeği geçen herkese sağlıkçı bakış açısı olmadan hazırlanmış bu video ve niceleri için şimdiden teşekkür ediyorum.
26 Eylül 2013 Perşembe
BÖBREK HASTALIKLARINDA SUYUN TIBBİ KULLANIMI
BÖBREK TAŞLARI
Günlük
hayatımızda ve görsel medyada sıkça duyduğumuz bir ifadedir:
“Böbrek hastaları suyu bol içsinler”. Pratik olarak bunu
söylemek masum bir durum gibi gelmekle birlikte farklı sonuçlarda
doğurabilir. Uluslararası Nefroloji Derneği'nin yayını olan
Kidney International dergisinde Connie J Wang ve arkadaşları bu
konuda güzel bir derleme ile konu hakkında bilgi güncellemesi
sağlamışlar. Yayını okuduktan sonra sizlerle paylaşmak istedim.
Böbrek taşı bu konuda su tüketiminden en fazla
yarar gören böbrek hastalığıdır. 2007-2011 yılları arasında
yapılmış 4 büyük ölçekli çalışma kohort incelemesine
alınmış ve bu çalışmalarda toplamda 90bin erkek ve 20binin
üzerinde kadın katılımcı sağlanmış ve sonuç olarak ortalama
2.5litre/gün idrar çıkımı olan grup ile ortalama 1.2litre/gün idrar
çıkımı olan gruplar karşılaştırıldığında su tüketiminin
artırılması taş oluşumunun önlenmesinde daha değerli olduğunu
göstermiş.
Fakat ailesel böbrek taşı öyküsü varlığı
bağımsız bir risk faktörüdür. Bu hastalarda taş oluşumunda
iki farklı mekanizma olduğunu belirtiyor. Birinci mekanizma spontan
nükleasyonla ilişkili süpersaturasyon formu. Bu hastalarda düşük
idrar volümü ve artmış kalsiyum alımı söz konusudur. Bu grup
ailesel taş hastalığı öyküsü olanlar su tüketimi artırmaktan
fayda görmektedirler.
İkinci grup ailesel taş hastalığı formu ise tübüler
defekte bağlı olarak artmış idrarda kalsiyum ve oksalat atılımı
mevcuttur. Bu grupta ise artmış su tüketimine yanıt birinci grup
kadar etkili değildir.
İklimlerin taş oluşumu üzerine etkilerini
araştırmak üzere 1960 tarihli bir çalışmada tropikal iklim
bölgelerinde ya da suya ulaşımda güçlük olan bölgelerde böbrek
taşı sıklığının arttığı rapor edilmiştir.
Derlemenin aktardığı bir diğer bilgide sekonder
ürolitiazis ile ilgili yani tekrarlayan böbrek taşları. Bu grupta
derlemeye dahil edilen çalışmalarda çıkan ortak sonuç su
tüketiminin artışının rekürrensi azalttığı ve ortalama
1.8litre/gün idrar oluşumunu sağlayacak şekilde sıvı
tüketiminin %15 yarar sağladığı yönündedir. Curhan'ın
çalışmalarında 2.5L/gün idrar oluşumu sağlayan sıvı alımı
%29 primer (ilk) böbrek taşı oluşumu riskini azaltır diye belirtiyor.
4 Eylül 2013 Çarşamba
HEMATÜRİ (İDRARDA KAN GÖRÜLMESİ) BAŞIMA İŞ AÇAR MI ?
Hematüri; kelime anlamı ile idrarda kan görülmesi her yaşta kadın erkek insanın karşılaşabileceği bir durumdur. Bu durum idrar yolu dediğimiz böbrek-üreter-mesane-üretradan oluşan sistemin herhangi birinden kaynaklanıyor olabilir. Genellikle masum bir durumdur. Rastlantısal olarak tarama testleri dediğimiz rütin check-up tahlillerinde ortaya çıkabilir. Ya da kişi idrarında kola rengi ve/veya et çalkantı suyu rengi olarak tariflediği görünümü fark etmesi ile polikliniklerimize başvurur.
Tahlillerde tespit
ettiğimiz hematüri durumuna “mikroskopik”, kişinin fark edip
doktora gitme ihtiyacı duyuran duruma “makroskopik” veya “gross”
hematüri olarak adlandırırız.
Fark
edilenlerin çoğu masumdur. Bir o kadar insan da mikroskopik
hematürisi olduğunun farkında olmadan doktor kontrolleri
olmaksızın hayatını idame ettirmektedir. Şanslı olanlar
hayatını sorunsuz idame edebilir fakat en erken fark edileip erken
müdahele ile çözülebilecek büyük bir problemi ileri
safhalarında da görebilir.
Nedenlerini
irdeleyecek olursak :
1-
idrar yolu enfeksiyonu ile birlikte seyredebilir genellikle karın
ağrısı,ateş ve idrarda yanma ile birliktedir. Mikroskopik ya da
makroskopik olabilir.
2-
halk arasında nefrit olarak bilinen “pyelonefrit” olarak tıpta
adlandırdığımız böbreğin dahil olduğu idrar yolu
enfeksiyonunda görülebilir. Bir önceki maddedeki bulgu ve
şikayetlere ilaveten üşüme-titreme ve kostovebral açı
hassasiyeti dediğimiz hekimin tespit edebileceği bulgulara
rastlanır.
3-
“nefrolitiazis”, “ürolitiazis” olarak tıpta adlandırdığımız
böbrekte ya da idrar yollarının diğer seviyelerinde taş veya
kalkül tespitinde görülür. İdrar yolu enfeksiyonu semptomları
eklenebilir. Sırta ve kasıklara yayılan ağrı tanıda yardımcı
olur.
4-
böbreğin inflamatuvar hastalıkları olarak tarifleyebileceğimiz
“glomerulonefritler” bir diğer hematüri nedenimizdir. Hematüri
genellikle makroskopiktir, idrarda köpüklenme, ellerde yüzde
ayaklarda şişme belirgin semptom ve bulgularıdır.
5-
zorlu egzersiz seansları ya da ciddi yaralanmalar sonrası geçici
masum hematüriler görülebilir. Tarif edilen durumların tekrarı
olmadığı takdirde hematüri sebat etmez ve ağrısızdır.
6-
ileri yaş erkek hastalarda operasyon gerektirecek kadar büyümüş
prostat varlığında da hematüri görülebilir.
7-
mesane, böbrek, prostat dokusuna ait kanserlerde de yine hematüri
eşlik eder.
Bunun
yanında regl döneminde olduğunu hatırlatmayan kadınlarda, gıda
boyası içeren gıdaları fazla tüketenlerde, kas yıkılımı
artışı ile seyreden(zorlu fizik egzersiz, bir kısım ilaçlara
bağlı, künt vasıflı travmalar sonrası) durumlarda yapılan
idrar tetkikinde yalancı hematüri durumu görülebilir.
Genellikle
tarama testleri ucuz ve kolay erişilebilir olan idrar testleri, kan
testleri ve üriner ultrasonografiyi kapsar. İleri vakalarda
bilgisayarlı tomografi ya da magnetik rezonans görüntüleme ve
hatta sistoskopi ve biyopsi dediğimiz girişimsel işlemler
gerekebilmektedir.
Tedavisine gelecek olursak genellikle nedene yönelik tedavi
dediğimiz altta yatan durumun tedavisi yer alır. Glomerulonefritler
dediğimiz durumun renal biyopsi ile tespitinde ise ilave olarak
immünsüpresif ajanlar dediğimiz preparatları tedavimize ilave
ediyoruz.
Tahlillerde
herhangi bir nedene bağlayamadığımız ve biyopsi için yeterli
şartları olmayan hastalarımızda da 3-6 ayda bir poliklinik
kontrollerimize gelmelerini öneriyoruz.
Yorum ve Sorularınızı Bekliyorum...
Dr Kadir Gökhan ATILGAN
Nefroloji ve Hipertansiyon Uzmanı
drgokhanatilgan@gmail.com
0532 554 1404
"Lütfen Bağışlayın."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)