Blog içinde konu aramak için yazın

8 Temmuz 2013 Pazartesi

BÖBREK YETMEZLİĞİ YÖNÜNDEN KONTROL OLMALI

Böbrek yetmezliği; günlük hayatta kanda üre ve kreatinin değerlerinin yüksek seyretmesi olarak bilinir. Polikliniğimize gelen hastalarla konuştuğumuzda hep dile getirdikleri bol su içerek çözebilecekleriydi. Bu durumun doğru olduğu fakat birde doğru olmadığı süreci zorlaştırdığı durumlar söz konusudur. Böbrek yetmezliği denildiğinde süreç sadece üre kreatinin yükselmesi demek değil, eş zamanlı ya da yalnız idrarda protein atılımı fazlalığıdır. Bir diğer durum ise özellikle diyabetik hasta grubunda karşılaştığımız klinik olarak stabil fakat laboratuvar değerlerinde ön planda sodyum ve potasyum gibi vücut dengesinde önemli rolü olan minerallerimizin dengesizliği ile seyreden tablolar vardır. Bunlar göz önüne alındığında böbrek yetmezliğine geniş bir çerçeveden bakılması gerektiği görülecektir.

Günümüz Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında da yaşam süresi uzamaktadır. Hastalıkların tanı alması da daha kolaylaşmıştır. Çok değil bundan en fazla 20-30 sene önce insanlara eceli ile vefat ettiği belirtilirdi. Bunların bugünün tanı imkanları ve genel durumları göz önüne alındığında büyük çoğunluğunun böbrek yetmezliği nedeni ile kaybedildiğini belirtebiliriz. Bugün ise tüm hastalık tanıları konulabilmekte ve yaşam süreleri ve tedaviler hastalığa ait komplikasyon olarak belirttiğimiz ek rahatsızlıkları beraberinde getirmektedir. Bunların başında diyabet, hipertansiyon, romatizmal hastalıklar(Sistemik Lupus Eritematozus, Romatoid Artrit, Ankilozan Spondilit gibi) sistemik rahatsızlıklar gelmektedir. Bu hastalıkların bir komplikasyonuda böbrek tutulumudur. İlgili hekime kontrollerini aksatmadıkları gibi nefroloji poliklinik kontrollerini de belli periyotlarda yaptırmaları gerekmektedir. Her hastalıkta olduğu gibi erken tanı böbrek yetmezliği hastalıkları içinde en etkin ve en ucuz tedavi yöntemidir. Erken tanı ; sonuçları açısından da yüz güldürücüdür.
TABLO-1


Tablo-1 'de Sağlık Bakanlığı verileri ile düzeltilmiş Türk Nefroloji Derneği 2012 registry sonuçları görülmektedir. Ülkemizde sadece hemodiyaliz alan hasta sayısı yıllar içinde çığ gibi artmaktadır. 2011 verilerine göre bu rakam 49309 iken bugün için 60000 civarı bir rakama gelindiği tahmin edilmektedir. Bir diğer tablomuz olan yine Sağlık Bakanlığı verileri ile düzeltilmiş Türk Nefroloji Derneği verilerinde böbrek nakli olan hasta sayısı 2011'e gelindiğinde 2933'e ulaşmıştır. Böbrek nakli; kronik böbrek yetmezliği olan hastalarımız için en iyi tedavi seçimidir. Fakat düzenli poliklinik kontrolleri ya da yılda birde olsa yaptıracağımız check-up takiplerimizde kanda birkaç parametre ve idrar tahlilimizle ne böbrek yetmezliği ile ne de nakil için koşuşturmamıza gerek kalacaktır.
TABLO-2


Yeni düzenlenen kronik böbrek yetmezliği kılavuzlarında evre-1'de hastanın özgeçmişinde ya da soygeçmişinde taş hastalığı, proteinin idrardan kaybı, böbrek yetmezliği öyküsü, diyabet, hipertansiyon gibi böbrek yetmezliği komplikasyonu oluşturabilecek hastalıkların varlığı ilave edilmiştir. Yani bu hastalık ve bulguları olanlarda artık böbrek hastası olarak kabul ediliyor.
Bunun haricinde günlük hayatta kullandığımız tüm ilaçlar başta ağrı kesiciler ,antibiyotikler olmak üzere hepsi böbrek işlevini etkileme potansiyeline sahiptir. Akut dediğimiz geçici ya da kronik(kalıcı) böbrek yetmezliği sürecine neden olabilirler.

Tüm bu bilgiler ışığında kanda ve idrarda basit tetkiklerle böbreğimizin durumu hakkında bilgi almak ve önlem alabilmek adına kontrollerimizi ihmal etmeyelim. Sağlıklı güzel günlerde buluşmak üzere.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder