Blog içinde konu aramak için yazın

24 Haziran 2015 Çarşamba

POTASYUM YÜKSEKLİĞİ NEDİR NE YAPMAM GEREKİR?

Potasyum kanımızda bulunan minerallerden bir tanesidir. Genellikle vücudumuzda hücre içerisinde özellikle kas hücreleri içerisinde bulunur. Damar içerisinde sodyum kadar fazla miktarda değildir. Bu nedenle güvenlik aralığı dediğimiz tahlillerde sonuçların sağ tarafında yer alan aralığı dardır. Kabul edilen güvenlik aralığı 3.5-5.5 miligram/desilitredir. 


Potasyum bizim için neden önemli ; potasyum hücrelerimizin ve bağlı olduğu dokuların harekete geçmesi için önemlidir.Tıbbi olarak hücrenin uyarılabilirliğini belirleyen aksiyon potansiyelini düzenler. Fazlalığı hücrelerde özellikle kalp kası hücresinde kasılmalara neden olabilir. Bu durum kalp krizi anlamına gelmektedir. normal değerin altında seyretmeside tersi durum olan kalp atımlarında zayıflama ve nabız düşüklüğü vücutta halsizlik devamlı dinlenme isteği,  dediğimiz atalete neden olur. Kalpteki etkileri acilde tedavi yaklaşımımızı da etkiler. Özellikle EKG dediğimiz kalp aktivitesini gösteren şeritte potasyumun 6 ve üzeri değerlerde belirgin değişikliklere neden olmaktadır. 

Potasyum; böbrekten atılan bir mineral olduğu için kronik böbrek yetmezliği ya da akut böbrek yetmezliği hastalarında sıkı takip edilmesi gerekir. Bunun dışında diyabet hastalarında, kalp hastalarında, hipertansiyon tedavisi alanlarda, karaciğer yetmezliği olanlarda potasyumun takibi yine önemlidir.

Potasyum takibi bize eşlik ettiği hastalığın seyri hakkında da ipuçları verir. 

Kontrolümüz dışı potasyum yüksekliğine neden olan durumlarda vardır. Bunlar arasında:
1- Tansiyon ilaçlarımız 
2- İdrar sökücü olarak bilinen Diüretikler
3- komposto, hoşaf , kurutulmuş meyve tüketimi
4- meyve tüketiminde aşırıya kaçmak
5- kuruyemişler 

Özellikle ileri yaş, yalnız yaşayan veya bakım ihtiyacı olan hastalarda düzensiz beslenme ile tablo hayati sonuçlara kadar varabilmektir. Ne yazıkki farkedebileceğimz bir işareti yoktur. Fark etmemiz geç kalmanın habercisi olabilir. Düzenli kontrol ve doktorunuza güven tedavinin %50'si, kişisel koruyucu yaklaşım ise diğer %50'sini oluşturmaktadır. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder